Gölgeden Aydınlığa: Direniş ve İlham
Sevgili dostlar,
Bu ay çok sevdiğim bir dostumla, komşumla, sohbetini çok sevdiğim mozaik sanatçısı Aslı Altan Taner ile söyleştik. Pek sevdiğim atölyesi
216’da ziyaret edip eserlerini görebileceğiniz Aslı Altan Taner, Kadıköy’ün önemli simalarından. Geçirdiğimiz zor günlerde vakit ayırıp sorularımı dürüst ve içten bir şekilde cevapladığı için çok teşekkür ederim.
Aslı Altan Taner benim için direniş demek, ısrarla üretmeye devam etmek, dayanışmak demek. Olağan, sıradan bir sakinlik içinde yaşamdan beslenmek demek. Uzun yıllardır izlediğim, istikrarlı duruşundan çok etkilendiğim sevgili Aslı Altan Taner’e sorularımı yönelttim ve bakın bize neler anlattı.
Sevgili Aslı, son dönem projeleriniz ve ilham kaynaklarınız neler?
Şu anda üzerinde çalıştığınız en güncel projeden bahsedebilir misiniz? Bu proje için size ne ilham verdi ve bu süreçte hangi unsurlar ön plana çıktı?
Açıkçası son dönemde çok önemli daha doğrusu beni sanatsal açıdan tatmin eden yeni projelerim olduğunu söyleyemeyeceğim. Daha çok elimde bir süredir tamamlamaya çalışıp bir türlü bitiremediğim eski işlerim var. Kendimi onları bitirebilmek için motive etmeye çalışıyorum. Ve bu oldukça zor oluyor. Maalesef biraz duyarlı, hassas, detaycı, çok düşünen, kafa yoran biriyseniz içinde bulunduğumuz durum bir sanat üreticisi olarak oldukça zorlayıcı. Benim açımdan bu süreç kaygı, çaresizlik, hayal kırıklığı gibi duygularla enerjisiz ve isteksiz olduğum, hissettiğim bir dönem oluyor. Bazen olumsuzluklar daha yaratıcı olmamızı sağlayabilirken benim için bu sefer durum tam tersi.
Yaratıcı Sürecinize Nasıl Hazırlanıyorsunuz?
Yaratıcılığınızı tetiklemek için günlük hayatınızda uyguladığınız belirli ritüeller veya alışkanlıklar var mı? Örneğin, meditasyon, yürüyüş ya da belirli bir müzik türü dinlemek gibi.
Yaratıcı sürecime özel olarak bir hazırlanma sürecim yok. Daha çok gündelik hayatımızda yaşarken gördüğüm şeyler beni çok etkiler. Güneşli bir günde Kadıköy sokaklarında gördüğüm bir duvar yazısı, sokak sanatı, bazen kaldırım taşları, bazen sere serpe uzanmış bir köpek. Kendinizi umutlu ve güçlü hissettiğinizde renkler, biçimler, görüntüler başka bir hal alıyor. Bunun yanı sıra diğer sanat üretimlerini izlemek elbette ki beni çok besleyen, yeni ufuklar açan etkili bir unsur. Müzik ise olmazsa olmaz. Müzik, bana göre en iyileştirici, en harekete geçiren, her şeyi tazeleyen, büyük bir enerji kaynağı. Bu arada üretimin sadece mutlu, neşeli, umutlu hallerde gerçekleşeceğini söyleyerek yanlış anlaşılmak istemem. Bazen kederden, acıdan, karanlıktan da beslenir; harika hatta çok daha etkili işler çıkarırız. Ama sanırım ben kendi adıma biraz yorgunum.
Sanatçı Olarak Gündelik Hayatta Karşılaştığınız En Büyük Zorluklar Neler?
Üretim sürecinde günlük işler, planlama veya lojistik gibi konularda karşılaştığınız zorluklar var mı? Bu tür işleri nasıl yönetiyorsunuz? Hem yoğun bir şekilde üretip hem günlük hayatı yönetmek için nasıl yol yöntemler kullanıyorsunuz?
Doğrusu hepimiz gibi daha çok ekonomik zorlukları yaşıyorum. Kendime ait bir atölyem var. İlk açtığım yıllarda hem sipariş anlamında hem, hem atölye çalışmaları anlamında hem de hazır ürün satış anlamında çok daha hareketli bir durumdaydık. Son yıllarda katılım o kadar düştü ki bazı aylar neredeyse kimse katılmıyor. Tabii ki bu durum ekonomik açıdan ayakta kalmayı zorlaştırıyor. Bir şekilde direniyoruz çünkü başka türlü nefes alamayız. Bunun yanı sıra beni çok üzen diğer bir konu ise insanların git gide sanatsal faaliyetlerden uzaklaşması. Buna ayıracak ekonomik güçleri yok. Bir sinemaya gitmek, konsere tiyatroya gitmek o kadar zor ki, kaldı ki kendine sanatsal bir yatırım yapsın. Bana mozaik öğrenmek için gelmek onun için sıralamanın çok altında. Önce kendisi ve ailesinin karnını doyuracak.
Bir taraftan kültür erozyonu yaşıyoruz. Eskiden atölyenin önünden geçenler en azından vitrine bakardı, hiçbir şey satın almasa da merak eder içeri girip sorular sorardı. Şimdi çoğunlukla yabancılar geliyor. Olan parasını da kafelerde veya yeme içme mekanlarında harcamayı tercih ediyor. Öncelikler değişti. Bu da benim gibi kendi halinde var olmaya çalışan üç-beş tane kalmış atölyeyi zorluyor.
Yaratıcı Sürecinizi Dönüştüren Yeni Bir Deneyiminiz Var mı?
Son zamanlarda ‘işte bu benim için bir dönüm noktasıydı’ dediğiniz bir şey oldu mu? Üretiminize ya da tarzınıza yeni bir bakış kazandıran bir gelişme, bir keşif?
Bu aralar yaratıcı sürecimi dönüştüren yeni bir deneyimim yok. Ama çabalıyorum. Son zamanlarda kendi oğullarımda dahil gençlerle vakit geçirip onlarla sohbet etmek bana yeni bakış açıları ve enerji veriyor. Bilmediğimiz yeni, sürprizli, zeka dolu, yaratıcı bir halleri var.
Bu bülteni okuyanlara yaratıcı yollarını keşfetmeleri veya geliştirmeleri için verebileceğiniz en özel ipucu nedir? Kendi deneyimlerinize dayanan pratik bir öneri paylaşabilir misiniz?
Farkındalığın yüksek olması çok önemli.Standartizasyonun bu kadar dayatıldığı günümüzde farklı olmak hem cesaret hem de yalnız olmayı göze almak anlamına gelir. Gelenekseli bilerek ve onu çoğaltarak alternatif bakış açıları yakalamak bir sanat üreticisi için ufuk açıcıdır diye düşünüyorum.
Düş Yolcuları Bülten Okuyucularına Özel🫶
Okumaya devam etmek için
bültene üye olun, yazan-çizen ve üreten düş yolcularıyla kurduğumuz çemberimize katılın.
Yaratıcı günlük çalışmalarınıza destek olmak için hazırladığım ajandanız “Düş Defteri“ni buradan indirmeyi unutmayın!
Sevgiyle,
Ceyda 🌿