Söyleşi Özel: Selen Servi

Selen Servi Ocak Ayı Söyleşi

İlham Veren Yaratıcı Yolculuklar: Selen Servi

Sevgili dostlar,

Bundan sonra her ay bir sanatçı yoldaşımın ilham verici öyküsünü sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bu ayki sohbetimde, yaratıcı kaslarını geliştirmek ve üretken kalabilmek konusunda bana çok şey öğreten bir isim var: Selen Servi. Onunla tanışmam, hayatımın zorlu ve yoğun bir dönemine denk geldi. İlk romanım yayımlanmıştı, ikinci romanımı yazıyordum, ancak hala kendimi bir yazar olarak kabullenmekte zorlandığım, ablamın hastalık haberi ve 6 Şubat depreminin yıkıcı etkileriyle baş etmeye çalıştığım bir süreçteydim. Bu dönemde katıldığım “Selen Servi ile Sanatçının Yolu” atölyesi, üretkenliğimi ve yaratıcı kimliğimi yeniden yapılandırmama vesile oldu.
 
Selen Servi’den, üretim sürecinde sabırlı kalmayı, sanatınıza küsmemeyi ve en zor anlarda bile düzenli çalışmaya devam etmeyi öğrendim. Bu sohbet, onun yaratıcı süreçlerdeki ilham verici fikirlerini içeriyor. Sesi ve gustosuyla bana her daim ilham veren sevgili Selen Servi’ye sorularımı yönelttim ve bakın bize neler anlattı.
 

Sevgili Selen Servi, son dönem projeleriniz ve ilham kaynaklarınız neler?

 
Şu anda üzerinde çalıştığınız en güncel projeden bahsedebilir misiniz? Bu proje için size ne ilham verdi ve bu süreçte hangi unsurlar ön plana çıktı?
 
2025 için sanatsal projelerim… Son iki yılda yaptığımız şarkıların bazılarını bu yıl çıkarmak niyetindeyiz. Pandemide, tüm olumsuzlukların yanında, bize kalan geniş zamanda biraz daha istikrarlı şekilde şarkılar yayımlamıştık. Ancak şimdi sahnelerin yoğunluğu nedeniyle buna ayırabildiğimiz zaman sınırlı. Şarkıyı yazmak bana bağlı bir üretim süreci olsa da onu son haline getirmek bir ekip işi. Herkesin zamanına uyumlanmak gerekiyor ve bu, ister istemez vakit alıyor.
 
Sahne için yeni bir işbirliğimiz var. Beni heyecanlandıran bir işbirliği… Bodrum, Inspera’da bir sahne yolculuğuna hazırlanıyoruz. Biraz kabare tadında, şarkılar ve sohbetle samimi bir sahne… Biraz da yolda şekillenecek. Şarkı söylemek, sahnede olmak her zaman güzel; ancak değer bilen, müziği konser tadında sunan mekânlar ve onların özel dinleyicileriyle olmak ayrıcalık yaratıyor. Hem eğleniyoruz hem de şarkılarla bir yolculuğa çıkıyoruz; içten bir bağ kuruyoruz yani.
 
Bana ilham veren şey, şarkı söylerken de yazarken de anlatırken de duygular. Her eylem benim için bir duygu aktarımı, enerji paylaşımı… Şarkıyı duygusuyla okumak, bir kararı duyguyla almak… Ancak burada kastettiğim, duygusallık denizinde boğulmak değil. Duyguların rehberliğinde, akıl ile yol almak. Olan her şeyin bende yarattığı duygular, harekete geçmeme vesile oluyor. Kızıyorum, öfkeleniyorum, üzülüyorum, hayal kırıklığına uğruyorum, seviniyorum, coşkulanıyorum… Her biri bana hareket için yakıt oluyor. Mesele, duyguyu sadece hissetmek ve oturmak değil benim için.
 
Yaşadığımı yorumlamak ve onunla –bazen de ona rağmen– akmak…

Yaratıcı Sürecinize Nasıl Hazırlanıyorsunuz?

Yaratıcılığınızı tetiklemek için günlük hayatınızda uyguladığınız belirli ritüeller veya alışkanlıklar var mı? Örneğin, meditasyon, yürüyüş ya da belirli bir müzik türü dinlemek gibi.

 
Yaratıcı sürece hazırlanmak deyince… Galiba benim böyle bir hazırlık sürecim yok. Yani, ritüellere bağlı bir hazırlık değil bu. Ama aklıma düşen şeyi hep içimde döndürürüm. Benimle gezer gün boyu, hafta boyu, ay boyu… Yaratıcılık benden bağımsız bir alan değil yani. Bütünümün içinde.
 
Yine de spor yapmayı eklemek isterim. Kondisyon çalışmak, pilates yapmak, yürümek… Bunları yalnızca bedenime faydası açısından yapmıyorum. Düşünceler içime, dışıma akıyor. Kafam esniyor, rahatlıyor.
 
Seyahat etmek, başka kültürlerle temas etmek de yaratıcılığımı tetikliyor. Dünyam “büyüyor.” Takılıp kaldığım detaylar anlamını yitiriyor. Hayata daha geniş bir çerçeveden bakmamı sağlıyor.
 
Şunu söylemeden geçmeyeyim: Tek başınalık, kendimle kaldığım anların fazlalığı… Bana en iyi gelen şey, kendi alanım. Hem mekânsal hem zamansal açıdan.

Sanatçı Olarak Gündelik Hayatta Karşılaştığınız En Büyük Zorluklar Neler?

Üretim sürecinde günlük işler, planlama veya lojistik gibi konularda karşılaştığınız zorluklar var mı? Bu tür işleri nasıl yönetiyorsunuz? Hem yoğun bir şekilde üretip hem de günlük hayatı yönetmek için hangi yol ve yöntemleri kullanıyorsunuz?
 
Öz disiplini gelişmiş biriyim. Dolayısıyla bu, işimi kolaylaştırıyor. Hem aileden ve okuldan aldığım eğitim hem de kurumsal hayatta geçirdiğim yıllar bana iyi bir temel verdi. Planlı, programlı olmayı öğrendim. Disiplin, insanın aynı zamanda özgürlüğüdür. Zamanı kendi lehine yönetme gücü verir. Akıl yürütme, çıkarımda bulunma, değerlendirme, geri çekilme ya da üzerine gitme… Bunların toplamına muhakeme gücü diyorum. Bunlar varsa hayat bir miktar daha kolay. Zamanla ve yaşla bunları “esnemek”le harmanladım. Günlük hayatın zorlukları ve onun getirdikleri, benim için sadece deneyim oluyor.
 
Beni asıl zorlayan şey ise ülkenin ve dünyanın tekinsizliği; adalet ve güven zemininin oynak olması, ekonomik sallantılar ve ardından yükselen “vasatın egemenliği” dönemi…
Bu, beni maddi ve manevi olarak zorluyor. Önümüze hesap edemediğimiz engeller koyan bir ülkedeyiz. Özgürlük, adalet, zenginlik egemen grubun “ayrıcalığı.” Bu hep böyleydi ama şu dönem etik değerlerin temelden sarsılmış olması, binanın üzerimize yıkılmasına sebep oluyor.

Yaratıcı Sürecinizi Dönüştüren Yeni Bir Deneyiminiz Var mı?

Son zamanlarda “işte bu benim için bir dönüm noktasıydı” dediğiniz bir şey oldu mu? Üretiminize ya da tarzınıza yeni bir bakış kazandıran bir gelişme veya keşif?
 
Sanatçının Yolu kitabı, çok faydalandığım bir kitaptı. Okuduktan beş yıl sonra atölyelerini yapmaya başladım. Orada, katılımcılarla ortak deneyimlerimiz bana ilham verdi. Vermeye de devam ediyor.
 
Nörobilime merak saldım ve 2020’de bu alanda eğitimler almaya başladım. Orası bitmeyecek bir dev alan, bende daha zerresi var.
 
Ancak son zamanlarda farklı bir şey var, evet: felsefe okumak. Genç yaşlarımda bana çok uzak gelen bir alandı. Genel olarak felsefe yapmayı severim ama felsefe öğrenmeyi değil. 🙂 Hâlâ da öyle… Ancak okumak, yaşamı hem genişletiyor hem de derinleştiriyor. Kolektif nasıl derin bir alan! Bu alanın keşfine çıkıyorum. Bilginin açtığı büyük dünyaya dalıyorum. Ama bunu sadece “bilgelenmek” için kullanıyorum; bunun farkında olunan bir yaştayım.

Yaratıcı Blokların Üstesinden Nasıl Geliyorsunuz?

Üretim yaparken tıkandığınızda ya da bir şeylerin yolunda gitmediğini hissettiğinizde nasıl devam ediyorsunuz? Bununla başa çıkmak için bir yönteminiz var mı?
 
Çay demliyorum. Duruyorum. Biraz geri çekiliyorum.
Kabuğunun içinde huzur bulanlardanım. YouTube’da bir şeyler izliyorum. Yürüyorum. Çiçeklerimle ilgileniyorum. Kedime sarılıyorum. Sevgilimle konuşuyorum. Yazıyorum.
Sabah sayfalarının sağaltıcı yanından faydalanıyorum…
 
Düş Yolcuları Bülten Okuyucularına Özel🫶 bölümü okumaya devam etmek için bültene üye olun, yazan-çizen ve üreten düş yolcularıyla kurduğumuz çemberimize katılın.

Yaratıcı günlük çalışmalarınıza destek olmak için hazırladığım ajandanız “Düş Defteri“ni  buradan indirmeyi unutmayın!

Sevgiyle,
Ceyda 🌿

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Picture of Yazar hakkında

Yazar hakkında

1976 İstanbul doğumlu Ceyda Kafadar, "Madama Lizvet'in Muhteşem Ölümü" ve "Türkan" romanlarıyla okuru kendi mitolojik evrenine davet ediyor.

devamını oku
Düş defteri kapak görseli

2025 Düş Defteri ajandanı ücretsiz indir. Yaratıcı çemberimize katılmak için aşağıdaki butondan bültene üye ol.

Düş Defteri Bülten

Yaratıcı Yolculuğumuza Katılın! Her hafta yeni yazılar, yaratıcı ipuçları ve ilham verici havadislerle e-posta kutunuzda buluşalım. Birlikte büyüyen ve öğrenen bir topluluğun parçası olun. Birlikte keşfetmeye, üretmeye ve yaratıcı çemberimizi genişletmeye var mısınız? 🌿